15 Aralık 2011 Perşembe

Gülümse.

Hayır çok mu şey istiyorum anlamıyorum ki. Biraz huzur, bir kaç günlüğüne huzur. Çok mu zor?
Sınav diye bir gerçek var. Ağzına sıçayım ben onun. Ergenlik hormonlarının verdiği sıkıntı yetmezmiş gibi araya birde sınav stresleri giriyor.

Önce düşünüyorum. Sınavlarda başarılı olamazsam gelecekte bazı şeyleri kaybedeceğim.
İstediğim gibi olmayacak.
Sınavlara hazırlan gir hepsini geç sonra atlatacaksın zaten.

Geçen gün dersteyiz malak malak etrafa bakıyorum her zaman ki gibi.
Aklıma birden şu soru geldi; ben napıyorum lan?

Hayatımın en güzel yaşlarında olduğuma eminim. Bunu neden değerlendirmiyorum.
Evet bu yaşlar bazıları için iğrenç ama gelecekte en çok özlenen yaşlar bu zamanlar.

Gelecekte çocuklarıma anlatacak birşeylerim olmalı.

Ne biliyim kız arkadaşımla okuldan kaçmalıyım. (olmayan kişiyle nasıl kaçıyosam bende)

Arkadaşlarımla manyak manyak eğlenmeliyim. Salak salak haraketler yapmalıyım.

Herşeye gülmeliyim. Evet evet herşeye gülmeliyim.

Gülmek önemli.

Herşeye rağmen gülümsemem gerekli.

9 Aralık 2011 Cuma

Kalbinle dalga geçenler.

Hayat bazen yazıya başlamak için cümle, kelime bulamamak kadar zor.
Öyle zamanlar oluyor ki böyle sanki dünyada ki herkes sana karşı sana düşman bir tek sen masumsun bir tek sen haklısın. (buna ergenlik deniyor sanırım)

Sonra bir mutluluk geliyor bazı günler bi enerji allah iç organların kolbastı oynuyor içerde.
Hep öyle olsak hep enerjik hep mutlu olsak hayatın zorlukları bizi teğet geçse yada sürtünüp geçse (siyasi gönderme yaptım lan ahaha)
Ama maşallah zorluklar bayağı sokup çıkarıp geçiyor.

Sonra böyle konuşamadığın zamanlar. Böyle boğazında bi yumruk. Kelimeler birikiyor birikiyor birikiyor.

Sonra o kelimeler beyninle dalga geçmeye başlıyor. Eğleniyor böyle.

Sen kimsin de benimle eğleniyorsun lan? He? kimsin olum?

Sonra kalbinle dalga geçenler var. Heh onların amına koyim ben.

O daha fena daha acı. Sabah uyandığın zaman seninle uyanıyor o içinde ki duygu. Gece yatana kadar seninle.

Kurtulamıyorsun da şerefsizden.

Hani o x kişi varya kalbinle dalga geçenler. Kollarından tutucaksın onun sarsarak ''benden iyisini mi bulacaksın geri zekalı!'' diyeceksin. Belki yola gelir.

He yola gelmedi mi.

İşte o zaman sıçtın.

5 Aralık 2011 Pazartesi

Bazen.

Bazen ciddi anlamda gerizekalı olduğumu düşünüyorum.

Hiç birşey yaşamamışken aşk acısı çekmek diye birşey var yemin ederim. O tarz şeyler yaşıyorum üzülüyorum falan böyle.

Özlüyorum. Hemde çok özlüyorum. Kimi, neyi özlüyorum bilmiyorum ama çok özlüyorum.
Yada özlediğim kişiyi özlediğim şeyi kendime itiraf edemiyorum. Yada ergen damarım tutuyor da olabilir, bilemiyorum.

Çok anlamsız zamanlar oluyor çoğu zaman ne için yaşıyorum napıyorum oğlum  ben sorularıyla geçiyor zamanım.

Şuan hayatım ''devrik cümle'' gibi. Nerden tutsam elimde kalıyor. Bi anlamsızlık bi gariplik bi eksiklik.

Anlayamıyorum.

Sanırım bi edebiyatcıya ihtiyaç duyuyorum hayatımda.

Evrene mesajımı yolladım. Umarım iletilmiştir!

30 Kasım 2011 Çarşamba

Bazen düşünüyorum. Niye geldim niye yaşıyorum. Ne yapıcam. Ne yapmam gerek.
Sonra diyorum ki para kazanacak bi meslek bulucam bi süre sonra sevgili sonra evlilik sonra çocuk sıradan bi yaşam sonra emekliliğini bekle.


Sonra kendi kendime hassiktir lan diyorum. Olum benim hayallerim var lan.
Hayalimdeki fotoğraf makinesini alıcam hayalimdeki evi alıcam denize sıfır istediğim gibi döşiycem turuncu ağırlıklı olucak. Her sabah uyandıgımda deniz manzarası karşılıycak beni kahve içerken kitabımı okuycam

Sonra istediğim ülkelere gidicem gezicem tek olabilir birileriyle olabilir. ama en fazla 1 kişi!

30 yaşıma gelince yaşlılık sendromumum başlamadan evlenmem gerek.

Ama düğün yapmam. İsteyen evime gelip takısını verir ahaha

Sonra hayalimde ki kitabı yazmaya başlarım. Hedefim güşşa gibi bi yazar olabilmek!

Öyle yani

Fazla bişey değil.

Allam nolur olsun bunlar.

He arabada istiyorum söylemeyi unuttum.

Teşekkürler.

10 Ekim 2011 Pazartesi

Kış gelme!

Merabaaağ.


Bu yazıyı yazarken soğuktan dişlerimin birbirine çarptığını belirtmek istiyorum.
Evet, lanet olsun ki kış geldi!
Nefret ediyorum kıştan, yağmurdan, soğuk havadan. 
Hava erkenden kararıyo, bi kasvet var sürekli bi tembellik hali.


Şuanda bile esnemekten ağzım yırtıldı.
Hayır işin kötü yanı, sabah 6 buçukta o sıcacık yatağı bırakıp o soğukta okula gitmek!


Bide gerizekalımıyım neyim üstümü giyiyorum, tam çıkıcam evden elimi yatağımın içine koyuyorum.
O sıcaklığı hissettikten sonra yemin ederim ağlayasım geliyo. 


Ablam olacak dangoz fosur fosur uyuyo ben çıkarken uyansın diye kapıyı çarpıp çıkıyorum.
O soğukta atıyorum kendimi dışarı okula gidiyorum.
Evden son duyduğum şey ise uyandırdığım için ablamın bana ettiği ''küfürler'' oluyor.

29 Eylül 2011 Perşembe

Damar'dan Sezen Şarkıları

Müzik dinlemeyi herkes gibi bende severim.
Kimileri var ki işin ağzına sıçıyolar. 
Böyle sürekli yabancı müzikler dinliyolar türkçe dinleyenleri ''ııığ nısıl dinliyosın ya''
Tamam herkes dinlerde Türkce'de dinlemeye deger kimse yok mu?


Herşey'de oldugumuz gibi bundada özentiliğimiz diz boyu...
Şahsen ben Sezen Aksu'yu hiç kimseye degişmem. Bide bu insanlar sevgililerinde ayrıldıkları zaman 
metallica falan mı dinliyor?


Benim bildigim sevgilisinden ayrılan insanlar günde 3-4 doz Sezen şarkısı alırlar damardan.


He bide ingilizcesi ''what's your name'' ''this is a pencil'' dan ileri olmayan insanlar paylaşıp 
'oouff çok fena şarkı yea' demiyolar mı? Deli oluyorum.


Tabi anlamadan da sevebilirsin şarkıları ama cılkını çıkaranlar oluyor.
Yoksa Amy Winehouse dinlemeyi bende severim. Back to black'le uyanıyorum sabahları
mis gibi.


Ama yinede ben Sezen Aksu'yu Ajda Pekkan'ı Funda Arar'ı hiç kimseye değiştirmem.


Funda Arar Nazım Hikmet'in bi şiirini söylemiş, taktım şarkıya buyrunuz dinleyin.http://fizy.com/#s/1ybrcq 


Sezen'den ve Ajda'dan şarkı önermiycem alayını dinleyebilirsiniz

27 Eylül 2011 Salı

liselinin zor günleri

Okulların açılmasıyla yoğun tempoya geri dönmüş bulunmaktayız.
Peki mutlumuyum? 
Tabii ki degilim!
Sabahın altı buçugunda kalkmak içimi parça parça ediyor yeminlen. 
İlk gün umutluydum, güzel geçer diye düşünüyodum. Sınıftan içeri adım atmamla umudum arkasına bakmadan kaçtı. 




Yazın osura osura uyuduğum günleri nasıl özlüyorum bir bilseniz. 
Hele minibüsler! Grrrr
Ulan sabah 7 millet tıklım tıkış minibüste binmessem geç kalıcam biniyorum kapı kapanmıyo zaten minibüste titanic sahnelerini canlandırıyorum sanki. Elim demirden bi kaysa hooop tahtalı köy. 


Gözlerimin altı tansaş torbası gibi şişmiş, sabah sabah bişe yiyememisim, açım, uykum var.


Ve ilk ders Fizik... Oy dağlar.


tansiyonum fırladı.

 ''bu yazıda liseli bi ergenin dramını okudunuz. teşekkürler.''




18 Ağustos 2011 Perşembe

Hayatın Cilveleri

Hayat bazen o kadar ibne ki. Sabrı taşıyor insanın. Garip garip şeyler garip garip insanlar çıkarıyor karşına.
Tabii çıkarması kolay çıkar git biz uğraşalım onlarla.
Kimileri var böyle anlık geliyor 1-2 gün takılıp gidiyor hayatından. Kimileri öyle bi yer ediyor kiiiii.

O yer edenler hayata şekil veriyor hep. Her şey güzel gidiyor diyorsun tamam. Huuoop o yer eden kişi
hayatından gidiyor.

Yani gitmiyor. Gidiyorda aklından ve kalbinden bir türlü gitmiyor.

Gitmek bilmiyor.

Gitsin istiyorsun artık aklından bitsin. Olmuyor.

Unutmaya çalışırken dogum günü geliyor üzülüyorsun.

Unutmaya çalışırken  bir eşyasını buluyosun üzülüyorsun.

Unutmaya çalışırken bir not buluyosun üzülüyorsun.

Kısacası gitmiyor bitmiyor bu acı hiçbir zaman sadece hafifliyor.

                                                     ''Neyse gitmesinde zaten hiç degilse acısıyla özlemini gideriyorsun.''

26 Haziran 2011 Pazar

PUCCA

Dizüstü edebiyat, benim hayatimi değiştirdi desem yeridir.
Fazla kitap okumam aslında zor beğenirim kitapları.
Geçen sene haziran başı gibiydi, twitterda yeniyim falan. Pucca yı gördüm. ''Çok az kaldı kitabı çıkıyoooor!''
gibi yazıları görünce merak ettim baktım kimmiş bu pucca.


Blogunun tamamını okudum neredeyse. Tweetleride öyle. Sonra kitabının çıktığı gün gittim koştur koştur aldım kitabını.

Öğlen 1 gibi okumaya başladım ve ertesi günün sabahı bitirdim. Kahkahalarla okuduğum bir kitaptı. Sonra tekrar okudum bidaha okudum hep okudum. Ezberledim resmen. Sözlü yapsa kitaptan 100 alırım yeminlen.

Puccaya duydugum hayranlıgı anlatmama gerek bile yok. Çok seviyorum deli gibi.

''Küçük aptalın büyük dünyası-pucca günlük''




Okuyun sonra gelip teşekkür edersiniz.

İKİNCİ KİTABIDA ÇOK YAKINDA ÇIKIYOR!

11 Haziran 2011 Cumartesi

Çok mu şey istiyorum?

İstekler istekler istekler, lanet olsun ki bitmiyolar!
E tabii bu istekler yaşa kişiye göre farklılık gösteriyor. Bana göre 2'ye ayrılıyor bu istekler, küçük(kolay)-büyük(zor) istekler. Tamam daha 16,35 yaşımdayım ama bana göre isteklerim gayette gerekli yani.
Yeni bir telefon yeni bir laptop yeni bir fotograf makinesi. bla bla bla. Sıradan yani.
Ama birde büyük istekler var kiiiii ooooh  evlere şenlik valla.

Düşünseniz böyle denize sıfır bir ev. Bahçede köpek. Sabah uyanıyorsun kahveni kitabını al balkonda keyif.
Off. Bu gazla açık banka bulsam kepçeyle soygun yaparım valla.
Herşeyi geçtim, yanında uğruna canınızı vereceginiz insan. Onun nefes alıp verişini hissederek uyumak uyanmak falan.


                      Güzel olur yani. Tabi orospu hayat bu imkanları sağlarsa.  Parasını verene cilvesini yapıyor hayat. Neyse, ne diyordum. Uyanınca böyle kahvaltı hazırlıycaksın böööle. Tabi kız yemek leri falan yapcak sen sofrayı kurcaksın. Bu böyledir.
       İnsanın olamaz mı olabiliiiirr diye şarkı söyleyerek düşünesi geliyor. Birgün böyle birşey olursa yani yaşarsam bu yazdıklarımı, yazıcam buraya nasılmış.
  ''Çok mu şey istiyorum ?'' -Yooo

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Benimde bi şifrem olsa!

Lanet olası bi eğitim sistemiyde boğuşuyoruz. 
Şifre var ama kopya yok. Ya birşey sorcam abi gerizekalımısınız ?
Yoksa bizimi gerizekalı sanıyosunuz?
Lise öğrencisi olarak gerçekten gelecekteki halimi görmekte zorluk çekiyorum.


Amaaa. Birde onları oraya çıkaranlar var. İşte onlara herşey müstahak. 
Geleceğin yetişen nesli olarak gerçekten korkuyorum. Plan yapamıyorum. Deli gibi çalışanlar 270 yapıyor, 


çözüm yapmadan cevaba ulaşanlar var. Sonra da yok kul hakkına girmeyin yok bilmem ne bikbikbik
















Bu olaylardan sonra neden bu ülkeye yararlı bi vatandaş olayım ki ben ? 
Gelecek kapkaranlık. Hiç birşey görünmüyor.
Umarım bu karanlıkta bize ışık tutan biri daha gelir


''He onun gibisi gelir mi ?'' -Gelmez.     193

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Susmak insanın ağzına sıçar.

Susmak kadar boktan birşey yoktur. İnsan susmamalı hiç bir zaman.
Susunca konuşacakların içinde birikir ve o birikintiler insanın beynini siker.

Tabi birde konuşmak isteyipte konuşamayanlar var. Onlara gerçekten yazık. İnsan susunca konuşamadıkları bi çığlığa dönüşüyor.
Okulda, işyerinde, evde, sokakta. Kısacası heryerde konuşmalı insan kelimelerini yutmamalı.


Birkeresinde minibüsteyim adama parayı verdim para üstünü eksik verdi sandım. ''eksik verdiniz, hee tamam tamam pardon kafam karıştı'' dedim. Herif demez mi bana ''olmayan şey nasıl karışsın ki''diye.
Hönk kaldım böyle mal gibi. O kadar sinirlendim ki o sırada ama mal gibi sustum. Eve geldim sinirden vuruyorum biryerlere o derece.


EĞER Kİ BİGÜN BUNU OKURSAN MİNİBÜSCÜ ALLAH BELANI VERSİN.
-Oh be söyledim.

8 Mart 2011 Salı

Sıradaaan sıradaan sıradaan.

Hayat ne sikimsonik lan. Gerçekten can sıkıyo artık kalktım bu sabah 7'de okula gitcem camdan bi baktım kıyamet kopuyo. O an düşüncelerimi aynen aktarıyorum.'' Hasstr nasıl gitcem okula yea,tebeşir tozumu yutsam ishal numarasımı yapsam!?'' 
Aslında severım okulu okul guzel arkadaslar ortam falan. 

Ben derslerı sevmıyorum yok abı boyle dayanamıyorum. Buraya yazıcam anasını satiyim. Sıçsam bile yazıcam buraya.
Yazmak kadar güzel birşey yok. Tabi digitürk her ne kadar çomak sokmak istesede DNS numaralarını degistirince dünyanın amına bile koyabılıyoruz.